İslam’a saldırıları başlatan katliam: Kıbrıs 1963…

1960 yılında resmen kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde yaşayan Rumlar’ın azınlık gördükleri Türkler ile birlikte yaşamaya niyetli olmadıkları belliydi, 20 Aralık 1963 günü başlattıkları Noel Katliamı bunu ispatlamıştı. O katliamın ilerleyen yıllarda, Hocalı, Saraybosna, Halep, Musul, Rakka, Gazze, Arakan’ın ‘ başlangıcı olduğunu zaman gösterdi…
Takvimlerin 1959 yılını gösterdiği günlerde, Cenevre’de bir dizi ve zorlu görüşme sonrasında mutabakata varan İngiliz-Türk-Yunan Dışişleri Bakanları’nın imzaladıkları “garantörlük” anlaşması, 1960 yılında Kıbrıs Cumhuriyeti’nin BM bünyesinde yer almasını sağladı.
Kıbrıs Cumhuriyeti temelde iki toplumlu bir devlet olarak planlanmış, kabul edilen anayasası ile Rumlar açısından “azınlık” statüsünde kabul edilen Türkler’e eşit vatandaşlık haklar açısından önemli avantajlar getirmişti.
Ama Atina-Lefkoşa hattındaki ana plan, adadaki Türkler’in kısa bir zaman diliminde etkisiz hale getirilmesi, faşist EOKA örgütünün geliştirdiği Akritas planı ile Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleştirilmesiydi.
Gelişme, bir dönem, EOKA unsurlarıyla çatışmak zorunda kalmış Birleşik Krallık açısından çok önemli görünmüyordu, çünkü Kıbrıs’ta elde ettikleri iki üs, zaten askeri hedeflerinin gerçekleşmesini sağlamıştı.
Türkiye, tedirgindi ve Yunan-Rum ikilisinin devlet başkanlığına getirilmiş din adamı Başpiskopos Makarios üzerinden Türkler’e ve Türkiye’ye dönük planları olduğu biliniyordu.
Nitekim, EOKA, 20 Aralık 1963 günü Kıbrıs’ın Türk mahalle ve köylerine dönük saldırılarına başladı. Silahsız masum insanların evlerinde, işyerlerinde genç-yaşlı, kadın, çocuk demeden katledildiği kanlı olaylar zinciri başlatılmıştı.
Bu yazının ana fotoğrafını oluşturan, Kbrıs’ta görevli Binbaşı Nihat İlhan’ın Lefkoşa’nın Kumsal bölgesindeki evlerinde bulunan eşi Mürüvet İlhan ile çocukları Murat, Kutsi ve Hakan banyo küvetinde kurşuna dizilerek katledildi.
Dünyanın gözleri önünde günlerce süren saldırılar sonucunda 364 Türk şehit edildi, Türkiye, Türk Mukavemet Teşkilatı’nı kurarak toplumun bir kez daha böyle korkunç bir saldırıyla karşılaşmasını önleme yönünde önemli adımlar attı.
1963 Noel Katliamı, çoğunluktaki Rum-Ortodoks’ların Müslüman Türkler’e dönük etnik temizlik amaçlı saldırısıyda ve Avrupa ülkeleri, özellikle Soğuk Savaş yıllarının sert ikliminde NATO üyesi Türkiye ile Yunanistan’ın sıcak çatışmaya girmemesi için gerekli diplomatik adımları atmakla yetindiler, öldürülen Türkler’in hesabını ise insanlık sormadı.

Bu etnik temizlik saldırılarının benzerinin 25-26 Şubat 1992 günlerinde Karabağ’ın Hocalı kentinde Ortodoks Ermeniler tarafından tekrarlanması dikkat çekicidir. 1963 Noel gibi etnik temizlik kimliği taşıyan Hocalı katliamında 161 Müslüman Türk kadın, erkek, çocuk öldürüldü.
Hocalı Katliamı’nı ise hemen bir yıl sonra başlayan ve 1996 yılına kadar süren Bosna-Hersek savaşında on binlerce Müslüman Boşnak’ın Ortodoks Sırp faşist Çetnik çeteler tarafından öldürülmesi izledi…
Özellikle Sırp çetelerin Srebrenitsa’da 1995 yılında toplam 8.372 masum Müslüman Boşnak’ı sırf erkek oldukları için katletmeleri, Kıbrıs ve Karabağ katliamlarına gösterilen duyarsızlığın hangi aşamaya kadar vardığını göstermesi bakımından önemlidir.

1963 Noel Katliamı, zor durumda kalmış Müslüman toplumların, Batı’nın iki yüzlü politikaları doğrultusunda kolay öldürülebileceğinin ilk işaretidir, devamı Hocalı, Saraybosna, hatta Gazze, Arakan, Halep, Musul’da yaşandı…