TÜRKİYE-MISIR: YAKINLAŞMA VE NİL’DEKİ BARAJ…

Mısır, tarihinin en zorlu günlerinden geçiyor. Ülkenin yaşadığı derin ekonomik kriz, 100 milyon nüfusun büyük kesimini “derin fakirliğe” sürüklemiş durumda. Nil üzerindeki Etiyopya barajı ise Türkiye’nin tecrübelerine ihtiyaç duyuyor.
Türk Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Mısırlı mevkidaşı Semih Şükrü, 2013 yılından bu yana beklenilen telefon görüşmesini gerçekleştirdiler.
Türkiye-Mısır arasında “arka kapı diplomasisinin” bir süredir devam ettiği, özellikle iki devletin istihbarat alanında temaslarının da arttığı zaten biliniyordu. Çavuşoğlu, daha önce de yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Mısır ile ilişkilerini normalleştirmekten yana olduğunu söylemiş, Mısır’ın buna cevabı, Doğu Akdeniz’de ilan ettiği ekonomik deniz sınırında Türkiye/Libya arasındaki anlaşmanın koordinatlarına saygı göstermek olmuştu.
Mısır bu kararından sonra ağır baskıyla karşılaştı, Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın haritanın yayınlanmasından sadece üç gün sonra gerçekleşen Kahire ziyaretiyle haritayı yeniden yayınlamak zorunda kaldı. Bununla birlikte Ankara Mısır’ın iyileştirmeye dönük niyetini not almış oldu.
Türk hükümeti, bunun devamında Türk topraklarında faaliyetlerini sürdüren Müslüman Kardeşler dahil, Mısır muhalefetine her hangi bir siyasi baskı geliştirmese de, bu unsurların TV kanallarının Sisi’ye dönük dillerini biraz yumuşatmalarını da istedi.

Çavuşoğlu-Şükrü görüşmesi, Mısır’ın, ulusal varlığı açısından büyük bir tehdit ile karşılaştığı bir döneme rastladı ve bu tehdit Doğu Akdeniz veya Libya’dan kaynaklanmıyordu.
BERB’İN SU TUTMASI, 100 MİLYON MISIRLI İÇİN HAYATİ ÖNEMDE
Etiyopya’nın 4.6 milyar Dolar’lık bir yatırımla 2011’de temelini attığı, 2020 Temmuz ayında da “birinci faz su tutma” işlemini gerçekleştirdiği Büyük Etiyopya Rönesans Barajı (BERB) üzerinde şekillenen kriz, Mısır için giderek bir var olma mücadelesine dönüşüyor.
100 milyon nüfuslu Mısır’ın su ihtiyacının yüzde 95’ini karşılaşan Mavi Nil üzerindeki barajın su tutması, bu ülkenin tarım alanlarından şehirlerine kadar uzanan büyük bir susuzluk felaketi ile karşılaşmasına neden olacak.

Barajın yapımında tamamen milli kaynaklarını kullanmak zorunda kaldığını, tek kuruşu kredi alamadığını, ülke ekonomisi için çok önemli barajı hızla devreye sokarak 110 milyon vatandaşının yaşam kalitesini yükseltmek zorunda olduğunu duyuran Etiyopya, barajı 5-7 yıl arasında doldurmayı planlıyor.
Mısır ise bu sürenin 15-20 yıla uzamasını aksi halde susuzluk yaşanacağı savunuyor. Benzer kaygı, Sudan’da da yaşanıyor.
Mısır askeri lideri Sisi, son açıklamasında, “Nil nehrinde bir damla suyun bile eksilmesine izin veremeyiz. Mısır halkının geleceğiyle oynayanları, bölgede istikrarsızlık yaratanları uyarıyorum bunun sonucunda doğacak büyük yıkımı tahmin bile edemezsiniz” dedi.

Sudan ve Mısır’dan son olarak Kinşa’da Afrika Birliği arabuluculuğunda sürdürülen üçlü görüşmenin sonuçsuz kalmasından sonra yapılan açıklamalarda “Baraja dönük bütün ihtimallerin masada olduğu” açıklamalarının gelmesi de dikkat çekti.
Mısır ve Sudan son olarak Etiyopya’dan gelen, “Temmuz 2021’de başlayacak ikinci faz su tutulması sırasında verileri paylaşacak bir mekanizma kuralım” önerisini de sert açıklamalar ile red ettiler.
Kahire’den yapılan açıklamada, Etiyopya’nın bu önerisinin Afrika Birliği’nin bu kriz konusunda gösterdiği çabaları dışlamak anlamına geldiği hatırlatılarak “Öneri, Mısır’ın 2’nci faz su tutma sürecini kabul etmesini şart koşarak açık bir saldırı oluşturmaktadır. Mısır bu sorununsiyasi ve teknik yönlerini ört-bas edecek bu tür çağrılara izin vermeyecektir” denildi.
Etiyopya’nın alacağı tek taraflı kararlara karşılık olarak Cebel Auli Barajı’nda 600 milyon metreküp su rezerve eden Sudan da açıklamasında, “Etiyopya tehlikeli oynuyor, Medya kampanyaları üzerinden sürdürdüğü algı operasyonları da bir işe yaramayacaktır. Sudan nihai anlaşma dışında hiç bir metni kabul etmeyecektir” denildi.
MISIR’IN YENİ GÜÇ BİRİKTİRME ÇABASI…
Mısır, BERB Krizi’nin bir gün, askeri çatışmaya dönüşebileceği ihtimaline karşı Şubat 2021’den bu yana yeni bir diplomasi geliştirdi.
Yaşamakta olduğu ağır ekonomik kriz, bunun sonucunda Mısır halkının düştüğü derin fakirlik, Mısır ordusunun dış harekatlar yapmasını da engelleyici kimlik taşıyor.
Mısır rejimi, bu nedenle, bütün gücünü Etiyopya sınırına verecek diplomatik yumuşama çalışmalarına Şubat 2021’de Katar’la başladı, bunun devamında, Türkiye’nin kontrolündeki Somali ile yakınlaşma görüşmeleri izlendi.
Libya’nın başkenti Trablus’ta işbaşı yapan Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Dibeybe’yi Kahire’de ağırlayan ve isyancı genera Halife Hafter’e dönük askeri desteğini çekerek siyasi çözüme rota açan Mısır böylelikle Türkiye’ye de önemli bir mesaj vermiş oldu.
Türkiye yumuşamasıyla artık gücünü Etiyopya’ya karşı odaklandırabilecek Mısır rejiminin iki başlı programı olduğu ifade ediliyor:
- BERB üzerinden Etiyopya ile bir su savaşı başlatmak, bunun, hem Arap dünyasında büyük bir milliyetçilik rüzgarı estirmesi, hatta Türkiye gibi Fırat-Dicle sularına sahip Arap olmayan devletlere de dönmesi, bu arada Mısır halkında da rejime desteğin artmasına neden olacağı düşünülüyor
- Savaşın zaten yıkılmış olan Mısır ekonomisini daha da zora sokacağı endişesiyle Türkiye’nin sınır aşan sular konusunda deneyimli bir devlet olarak arabulucuk görevini üstlenmesi
TÜRKİYE ARABULUCULUK İŞARETİNİ VERMİŞTİ
Türkiye, Etiyopya ile Sudan ve Mısır arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduğunun işaretini, Cumhurbaşkanı’nın Irak Özel Temsilcisi Veysel Erooğlu’nun 13 Şubat 2021’de yaptığı açıklamayla vermişti.
Eroğlu bu açıklamasında, Türkiye’nin sınır aşan suların rejimleri konusundaki tecrübeleriyle BERK krizinde görev almaya hazır olduğunu duyurmuştu.
Etiyopya Dışişleri Bakanı Dina Müfti de bu açıklamadan iki gün sonra, Türkiye-Etiyopya İlişkisinin 125’nci yılı münasebetiyle yaptığı açıklamada, BERB krizine değinmese de ülkesinin Sudan sınırında yaşanılan anlaşmazlıkla ilgili Türkiye’nin arabuluculuğuna hazır olduğunu duyurmuştu.
TAMAMLAYICI BİLGİ- 17.OCAK.2021 AA HABERİ
TÜRKİYE ETİYOPYA’DA EN FAZLA YATIRIMI OLAN İKİNCİ ÜLKE
İnşaat, tekstil, sanayi, turizm ve hizmet alanı başta olmak üzere Etiyopya’nın hemen her bölgesinde yatırımları bulunan Türk iş adamları, Türkiye’yi Etiyopya’da en fazla yatırımı olan ikinci yabancı ülke konumuna getirdi.
AA muhabirinin Etiyopya Yatırım Komisyonu’ndan aldığı verilere göre, şu anda ülkede 150’den fazla Türk şirketi, inşaat, tarım, üretim ve kimya sektöründe faaliyet gösteriyor.
Yaklaşık 2,5 milyar dolarlık yatırımla Türkiye’nin Afrika kıtasındaki yatırımlarının yarısı bu ülkede bulunuyor. Şimdiye kadar 30 binden fazla kişiye iş imkanı sağlayan Türk şirketleri, iki ülke arasındaki yakın ilişkiler dolayısıyla yıllardır bu ülkenin kapısını aşındırıyor.
Hava yoluyla birlikte demir yolu hatlarına da yatırım yaparak, denize kapalı ülkeyi dünyaya açmaya çalışan Etiyopya, Türk ve Çinli şirketlerin yaptığı hatlarla ülkeyi demir ağlarla ördü.
Ülke aynı zamanda başkent Addis Ababa’ya yaklaşık 50 kilometre uzakta bir konumda Afrika’nın en büyük havalimanını kurmayı planlıyor. 5 milyar doları bulması beklenen yeni havalimanının Fransa’nın Charles de Gaulle Havalimanı’ndan daha büyük olacağı belirtiliyor.
Türk şirketi demiryolu hattını bitirmek üzere

Ülkede 2014 yılında demir yolu hattının inşasına başlayan Türk şirkeri Yapı Merkezi devreye alınan hat sayesinde ülkeyi dünyaya bağlayacak. 2012 yılında Etiyopya hükümetiyle 1,7 milyar dolarlık anlaşma yaparak projeye başlayan Yapı Merkezi, iki aşamalı projenin şu an yüzde 93’ünü tamamladı.
Yapı Merkezi Etiyopya Ülke Müdürü Murat Öcal, 400 kilometrelik Awash-Kambolcha-Hara Gebya hattını ülkenin kuzey, orta ve doğusunu birbirine, buradan da Cibuti Limanı’na bağladığını belirtti.
Öcal, “Demir yolu hattı ülke ihracatını artıracak. İnsanların ve ürünlerin serbest dolaşımı bölgesel entegrasyon ve barışa katkı sağlayacak.” diye konuştu.
Tanzanya’da da Darüsselam şehrinden Morogoro’ya 200 kilometrelik bir hat inşa eden şirket, tamamı 1200 kilometre olan hatla Doğu Afrika’da Uganda, Ruanda, Kongo Demoktatik Cumhuriyeti ve Tanzanya’yı birbirine bağlıyor.
Ülkenin en büyük eyaleti olan Oromiya’nın Adama şehrinde 2010’da fabrika açan Etur Tekstil de üllkede ürettiği ürünleri buradan dünyaya ihraç eden Türk şirketlerinden biri.
Etur Tekstil Genel Müdürü Osman Başoğlu, ürün sattıkları başlıca yerlerin ABD ve Avrupa Birliği olduğunu söyleyerek, Afrika’nın her tarafın kazançlı çıkacağı devasa bir pazar olduğuna işaret etti.
Doğu ve Güney Afrika Ortak Pazarı’ndan (COMESA) çok sayıda ihracat talebi aldıklarını bellirten Başoğlu, birliğin 21 ülke içerisinde gümrüksüz ticarete olanak sağladığını hatırlattı.
Etiyopya’nın henüz pazara katılmadığı için potansiyel müşterilerin aşırı vergilenmiş ürünleri alma konusunda cesaretlerinin kırıldığını belirten Başoğlu, “Etiyopya ekonomisinin istikrarı koruyacağına inanıyorum.” dedi.
Başoğlu, geçmişten bu yana yaşadıkları önemli sıkıntılardan birinin ülkedeki dövzi kıtlığın olduğunu ve bunun da çözüleceğine inandığını aktardı.