Haber-Analiz

FİNANS OLİGARŞİSİ’nin keyfi yerinde: FAİZ %19

FİNANS OLİGARŞİSİ’nin keyfi yerinde: FAİZ %19
  • YayınlandıMart 18, 2021

Merkez Bankası, merakla beklenen faiz kararında piyasalara sürpriz yaptı. PPK, ‘önden yüklemeli, güçlü sıkılaştırma’ kararı ile politika faizini, 200 baz puan artırarak yüzde 19’a yükseltti. Beklentilerin üzerindeki faiz artışı sonrası dolar/TL, 7,47 seviyelerinden 7,35’in altına indi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK), yüzde 17 olan politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 19 seviyesine çekti. Piyasalarda ağırlıklı beklenti 100 baz puan artırım olacağı yönündeydi.

Merkez Bankası’nın 200 baz puanlık faiz artırım kararının ardından döviz piyasalarında aşağı yönlü hareket hız kazandı. Karar öncesinde 7,46-7,47 düzeyinde seyreden dolar/TL, ilk tepki olarak 7,40 seviyelerinin altına geriledi. Dolar/TL, şu ana kadar en düşük 7,3265 seviyesini gördü.

Benzer performansı kaydeden euro/TL de 8,92’den 8,85’lere çekildi

ÖNDEN YÜKLEMELİ GÜÇLÜ SIKILAŞTIRMA

Faizi 200 baz puan artıran TCMB, toplantı metninde de ‘sıkı duruş’ vurgusu yaptı. Genişleyici parasal ve mali politikalar ile aşılama sürecinde yaşanan olumlu gelişmelerin etkisiyle küresel büyüme görünümünde iyileşme ve uluslararası emtia fiyatlarında artış görüldüğü belirtilen duyuruda, yükselen küresel enflasyon beklentilerinin, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizliklere ve küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açtığı vurgulandı.

Duyuruda, şu değerlendirmelere yer verildi: “İktisadi faaliyet güçlü bir seyir izlemektedir. Salgına bağlı kısıtlamaların hafifletilmesiyle hizmetler ve bağlantılı sektörlerde iktisadi faaliyetin artması beklenmektedir. Bununla birlikte salgının seyrine ilişkin muhtemel gelişmelere bağlı olarak iktisadi faaliyet üzerindeki riskler önemini korumaktadır. Salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güçlü seyreden iç talebin yanı sıra ithalat fiyatlarındaki artışlar cari işlemler dengesini olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılaşmayla birlikte yavaşlayan kredi büyümesi son dönemde bir miktar yükseliş eğilimi sergilemiştir. 

İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir.

Öte yandan, bazı sektörlerde belirginleşen arz kısıtları ile gerçekleştirilen ücret ve yönetilen fiyat ayarlamaları, orta vadeli enflasyon görünümü üzerindeki önemini korumaktadır. Gerçekleştirilen parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin daha belirgin hale geleceği beklentisi korunmakla birlikte son dönemde kredi büyümesindeki yükseliş eğilimi ile ithal maliyetlerdeki artış, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktirmektedir.”

Duyuruda, Para Politikası Kurulu’nun, söz konusu gelişmelerin enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu yukarı yönlü riskleri dikkate alarak önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma yapılmasına karar verdiği kaydedildi.

MERKEZ BANKASI ESKİ BAŞKANLARI NE DİYOR?

TCMB’de daha önce önemli görevlerde bulunan isimler, Merkez Bankası’nın ‘süpriz’ artırım kararını DÜNYA gazetesine değerlendirdiler.

Durmuş Yılmaz: MB’nin kredibilite inşası devam ediyor

Merkez Bankası, beklentilerim doğrultusunda politika faizini yüzde 17 den yüzde 19’a yükseltti. Doğru bir karar. MB’nin kredibilite inşası devam ediyor. İletişimi güçlü.

Ancak, reel ekonomimizin içinde bulunduğu döngüsel konjonktür aslında faiz artırımından ziyade faiz indirimlerini gerektiriyor. Bu kadar yüksek faiz başta KOBİ’ler olmak üzere şirketler kesimini kötü etkiliyor. Ne çare ki, enflasyon ve ekonomik daralma gibi iki kötüyü aynı anda yaşıyoruz. Başladığımız işi bitirmemiz gerekir, geçmişte gösterdiğimiz sabırsızlıklardan uzak durup ekonomik maliyetini üstlendiğimiz politikaların sonucunu sabırla beklemeliyiz.

Merkez Bankası, ülkenin devasa sorunlarına tek başına çare olamaz. TCMB son zamanlarda uyguladığı doğru politikalarla yönetime zaman kazandırıyor. Yönetim ise “efradını cami ağyarını mani” makro istikrar politikası uygulamak yerine mikro yaklaşımları esas alan paketlerle zaman harcıyor. 

İbrahim Turhan: Kuşkulara çok net cevap verdi

Merkez Bankası, son faiz kararıyla piyasanın önüne geçti. Kendisiyle ilgili kuşkulara çok net bir cevap vermiş oldu. Aslında olağan koşullarda bu ölçüde bir faiz artırımına gerek olmayabilirdi. Şu anda para politikasındaki bu ilave sıkılaştırma ekonomi yönetiminin 2018-2020 arasındaki günahlarının bedelini ödemek anlamı taşıyor. Satılan döviz rezervi izlenen yanlış politikalar merkez bankası bağımsızlığının zedelenmesi ciddi bir itibar kaybına yol açtı. Küresel piyasalarda yaşanan çalkantılardan Türk Lirası’nın belirgin biçimde daha olumsuz etkilendiğini gören MB buna tepki vermek zorunda hissetti.

Önümüzdeki dönemde özellikle mayıs ayından itibaren yıllık enflasyonda düşüş gözlenecek olmasına karşın yukarı yönlü riskleri göz önünde bulundurarak ön yüklemeli ve çok güçlü bir parasal sıkılaştırma gerçekleştirildi. Bildiğimiz gibi geçen ay parasal aktarım mekanizmasının etkinliği ile ilgili rahatsızlık duyduğunu, para politikasında MB’nin gerçekleştirdiği sıkılaştırmanın finansal koşullara yeteri kadar yansımadığını düşünen MB, zorunlu karşılıklar üzerinden bir sıkılaştırma daha yapmıştı. O dönemde piyasada MB bağımsızlığına yönelik kuşkular oluşmuş, politika faizini daha fazla artıramadıkları için bu yola başvurduklarını savunanlar olmuştu. MB’nin bugünkü tepkisi bir ölçüde bu kuşkuları da bertaraf etmeye yönelikti. Yeni başkanın hem politika kararları hem iletişimde kullandığı dil son derece güçlü bir MB duruşu sergiliyor.

Hakan Kara: Belirsizliklere karşı bir koruma kalkanı

Merkez Bankası enflasyona yönelik yukarı yönlü risklere atıfta bulunarak güçlü bir sıkılaştırma yaptı. Naci Bey göreve geldiğinden bu yana gerek aldığı kararlar gerekse iletişimi ile iyi bir sınav verdi. Kasım’dan bu yana atılan bütün adımları dikkatle incelediğimizde basiretli bir Merkez Bankacılığı örneği görüyoruz.

Bugünkü adım önümüzdeki döneme ilişkin belirsizliklere karşı bir koruma kalkanı sağlaması bakımından önemliydi. Enflasyon beklentilerini ve risk primini azaltma konusunda önemli katkı sağlayacaktır. Bu açıdan bakıldığında fiyat istikrarı yönünde kritik günlerden birini yaşadığımızı ifade etmek mümkün.

Elbette şu hususu da eklemek lazım. Sürekli faiz artırarak bir yere varamayız. Siyasi, jeopolitik ve uluslararası ilişkiler alanlarında beklentileri iyileştirecek güçlü adımlara ihtiyaç var. Merkez Bankasının bugünkü kararı bu tedbirlerin atılması için sadece bir zaman kazandırıyor. Adımlar gecikirse bu defa sıcak para akımı ve bilançolardaki uyuşmazlıklar bir süre sonra tekrar kırılganlığı besleyebilir. Bu nedenle enflasyonla mücadele ve beklenti yönetiminde maliye politikası ve diğer alanlarda merkez bankasını yalnız bırakmamamız gerekiyor.

Fatih Özatay: Kapsamlı bir ekonomik program ihtiyacı ima eden cümle yok

PPK politika faizini iki puan yükseltti. Böylelikle, bir puan artış beklentisinin çok üzerine çıktı. Buna karşılık, kapsamlı bir ekonomik programa ihtiyacı ima eden birkaç cümle yok metinde. Durum şu dolayısıyla: Yeni bir olumsuz şoka kadar kur önce düşecek, sonra sakinleşecek. Risk primi de TCMB’nin üzerine düşeni yapması nedeniyle bir miktar aşağı inecek ama hala yüksek düzeylerde seyredecek. Yeni bir şok gelecek olursa herkes tekrar TCMB’ye dönecek ve ne kadar faiz artırımı gerektiğini tartışacak.

Uğur Gürses: ‘İş başa düştü’ mesajı

Birkaç aydır sözlü olarak mesajlarla zaman kazanan Merkez Bankası, piyasalarda kendisine atfedilen 1 puanlık faiz artışı yapacağına dair beklentinin üzerinde bir artış yaptı. Bu, aslında sözlü yapmak yerine daha önce faiz artışı ile yanıt vermesi gereken, enflasyon görünümüne gecikmeli ama görece telafi edici 2 puanlık bir faiz artışı oldu.

Bu aslında, küresel koşullar yanında Türkiye’de reform taahhütleri ile ortaya konan paketlerden özellikle ters dolarizasyon alanında yarar beklemediğinin de işareti. Yani “iş başa düştü” mesajı bir bakıma.