BIDEN’IN, AYASOFYA RAHATSIZLIĞI: KONSTANTİNOPOLİS…

ABD Başkanı’nın açıklamasında SOYKIRIM kelimesi iki yerde geçti ama, Biden, bilerek ve altını çizerek tam 568 yıllık Türk şehri, eski Dersaadet İSTANBUL’un adını KONSTANTİNAPOLİS’e çevirdi, Rum-Yunan ikilisine mesaj verdi, Doğu Akdeniz’deki ŞER İTTİFAKI’nı güçlendireceğini ortaya koydu.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın -sözde- SOYKIRIM açıklamasında, Amerikan yönetimi, yalnız Ermenileri değil, Rum Ortodoks dünyasını da memnun etmenin, ABD’nin geleceğe dönük stratejik hesaplarında da Türkiye’nin hangi bölgesinin bulunduğunu gösterdi.
SOYKIRIM İFADESİ 2 DEFA KULLANILDI
Biden açıklamasının başında, “Her yıl bu günde Osmanlı dönemindeki Ermeni soykırımında ölen herkesin hayatlarını hatırlıyoruz ve böylesi bir mezalimin bir daha yaşanmasını engellemeye yönelik bağlılığımızı yeniden ortaya koyuyoruz” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı, açıklamanın son paragrafında ise “Amerikan halkı, 106 yıl önce bugün başlayan soykırımda yok olan bütün Ermenileri onurlandırmaktadır” dedi.
İSTANBUL’UN ADINI DEĞİŞTİRDİ
Açıklamanın devamında ise ‘Konstantinopolis’ ifadesinin kullanıldığı ilgili kısmı şu şekilde:
“24 Nisan 1915’ten itibaren Konstantinopolis’teki Ermeni aydın ve cemaat liderlerinin Osmanlı yetkilileri tarafından tutuklanmasıyla bir buçuk milyon Ermeni tehcir edildi, katledildi, imha politikasıyla öldürüldü. Meds Yeghern’in (Büyük Felaket) kurbanlarını onurlandırıyoruz, böylece olanların dehşeti tarihte asla kaybolmasın. Nefretin tüm yıpratıcı etkisine karşı daima tetikte kalmamız için hatırlamalıyız.”

ORTODOKS DÜNYASINA AÇIK BİR MESAJ
Joe Biden, Türkiye 1974 Kıbrıs Harekatı’nın gerçekleştirdiği günlerde, “Amerikan tarihinin en genç senatörü” ünvanıyla, Amerikan Senatosu’nda Delaware senatörü olarak görev yapıyordu.
Delaware, New York veya Kaliforniya ile kıyaslandığında küçük bir Yunan nüfusuna sahip ama bu bölgedeki Yunanlı toplum önderlerinin tüm Amerika’daki Yunan-Rum-Ermeni lobisine yön verecek geleneğe sahip olduğu bir eyalet.
Nitekim, Ağustos 1974 ayı ortalarında dönemin Amerikan Helen Enstitüsü Başkanı Dr.Dean Lomis’in beraberinde 13 Yunan-Rum asıllı toplum lideri olduğu halde Joe Biden ile gerçekleştirdiği toplantı, genç senatörün siyasi yaşamının rotasını değiştirdi: Türkiye’nin Kıbrıs’a haksız müdahalede bulunduğuna ikna edilen Joe Biden, döemin Maryland Senatörü Paul Sarbanes ile birlikte Türkiye’ye karşı konulan SİLAH AMBARGOSU’nun iki önemli isminden biri oldu.
O günden bu yana, Rum-Yunan lobisine yakınlığı nedeniyle Joe Bidenopulos olarak adlandırılan Biden, aynı zamanda, Amerikan tarihinde Kıbrıs Rum Yönetimi’ne resmi ziyarette bulunan tek isim olarak da biliniyor.
Joe Biden geçtiğimiz yıl temmuz ayında ABD Demokrat Partili Başkan Adayı sıfatıyla Ayasofya’nın açılışına ilişkin şu açıklamayı yapmıştı: Trump yönetimini Türkiye’ye provokatif davranışlardan vazgeçmesi için baskı uygulamaya ve Erdoğan’ı Ayasofya kararını değiştirmeye çağırıyorum. Ayasofya’nın tekrar müze olarak hizmet vermesini ve herkesin kullanımına açık olmasını diliyorum”

Joe Biden Kuzey Amerika Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu Elpidophoros’un yakın dostu, kilise, seçim kampanyasında destek olmuştu. Biden, Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılmasından hemen sonra Başpiskopos’a gönderdiği mektupta, başkanlığı döneminde Amerikan yönetiminin “Ekümenik” olarak adlandırdığı Patrikhane ve Rum-Ortodoks dünyasının yanında yer alacağını duyurmuştu.
Biden aynı dönemde, Trump yönetimini Dağlık Karabağ çevresinde yaşanılan çatışmaların arttığı, Ermenistan ve Azerbaycan liderleriyle derhal buluşup tansiyonu düşürmesi, özellikle de Türkiye’yi bu çatışmada uzak tutması gerektiği yönündeki açıklamasıyla da dikkat çekmişti.
KONSTANTİNOPOL DOĞU AKDENİZ’İN İŞARETİ

Amerika Birleşik Devletleri 15 Temmuz 2016 saldırısının başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra, Türkiye’de askeri varlığını, Yunanistan-Bulgaristan-Romanya hattına taşımanın planlarını uyguluyor. Bu planlama çerçevesinde de Türkiye’ye karşı İsrail-Yunanistan+Rum Yönetimi merkezli, BAE, Mısır ve Suudi Arabistan katılımlı bir Türkiye karşıtı ittifakın da destekçisi olarak kendini gösteriyor.
Açıklamada Konstantinopol kelimesinin kullanmasının Rum-Yunan ikilisine özel mesaj ve ABD’nin Doğu Akdeniz’deki politikalarının süreceğine ilişkin teminat olduğu belirtiliyor.
Amerikan yönetiminin bundan sonraki bölge politikasının BAE’nin de katılımıyla kurumsallaşacak bu ŞER İTTİFAKI üzerinden yürüyeceği açıklık kazandı.
CİHAT YAYCI: KONSTANTİNOPOL DİYEN AMERİKA AKLINI BAŞINA ALMALI…

Müstafi Amiral ve Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi Başkanı Cihat yaycı ise söz konusu açıklamayla ilgili şu yaklaşımı sergiledi:
“Biden’ın 40 yıllık senatörlük kariyeri boyunca tüm Ermeni sözde soykırım tasarılarının yanı sıra 1974 sonrası Türkiye’ye ambargo uygulanması da dahil aleyhimize tüm Rum ve Yunan lehtarı tasarıların da ya hazırlayıcısı ya da imzalısı olduğunu bilmek ve hatırlamak lazımdır. Bu gerçekten hareketle bundan sonra; bu aleyhimize baskı kampanyası Kıbrıs’a da uyarlanır, tümü ile yalan Pontus Soykırımı konulu iftira dolu tasarılar gelir, sonra da sözde Kürt meselesi iddiaları gündeme getirilebilir.
Daha sonra ise tam da bizim deyimimizle ‘şeytanın sağdan yanaşması misali’ İstikşafi görüşmeler tarzı uygarca masaya oturalım, tartışalım tuzağı gelebilir. Masaya oturma teklifinin kendi aramızda tartışılması dahi “İşte kendileri kabul ediyorlar” algısı oluşturulmasına yeterli olacaktır. Tüm bu iftira dolu iddiaların Osmanlı Devleti dönemine ait olduğu savını da bu Türkiye karşıtı cephenin reddettiğini, Cumhuriyet’in Osmanlı’nın halefi olarak da, kendi döneminde de sorumluluğu var kampanyası yürüttüklerini unutmayalım.”