Haber-Analiz

TÜRKİYE BALKANLAR’DA BELİRLEYİCİ ÜLKEDİR…

TÜRKİYE BALKANLAR’DA BELİRLEYİCİ ÜLKEDİR…
  • YayınlandıMart 13, 2022

Balkanlar’da fiilen 2 devlete sahip, çok geniş bir diaspora ağı ile yaşayan Arnavutlar, bölgenin en stratejik ulusu olarak dikkat çekiyor. 6.5 milyon Arnavut asıllının yaşadığı Türkiye ise, bu kültür dairesinin en köklü dostu olarak tanımlanıyor.

ÖZEL DOSYA

Osman Atalay 

Araştırmacı-Yazar 

 1991’de Balkanlar’dendiğinde  beş ülke (Yugoslavya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Arnavutluk) aklımıza gelirken bu gün 11 ülke sayabiliriz. Yaşanan bu süreç Balkan Yarımadası’nın Avrupa için ne kadar önemli bir hale geldiğini gösteriyor. 

2000’li yılların başından itibaren balkanların dünya ticaretindeki yeri daha da güçlenmiştir. Bu stratejik konumu sebebiyle de Balkanlar’a yönelik dış müdahaleler ve baskılar da  artış gözlenmiştir. Günümüzde bölgede çok yönlü hedefleri ve çıkarları olan bu doğrultuda birbiriyle mücadele eden Rusya, ABD, Türkiye, Çin, Avrupa Birliği (AB) ve kısmen Arap ülkeleri  ön plana çıktıklarını görüyoruz. 

Yugoslavya nın (1991-1995) dağılması sonucunda bu gün yeniden şekillenen Balkanlar  jeopolitiğinde  Küresel ve Bölgesel siyaset  Arnavut halkların potansiyeli üzerinde konumlanacak gibi görülüyor. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bosna-Hersek Başkanlık Konseyi Üyeleriyle görüştü -  Son Dakika Haberleri İnternet
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Antalya Diplomasi Forumu’nda Bosna-Hersek Başkanlık Konseyi’nin Boşnak üyesi Caferoviç ve Sırp sorun çıkaran üyesi Dodik’le birlikte yemek yemesi dikkat çekti. Dodik, Rus lider Putin’in Balkanlar’daki en yakın adamı olarak dikkat çekiyor.
  • BALKANLAR’DA DİNAMİK ARNAVUT ULUSU GERÇEĞİ…

Aynı zamanda, Balkanlarda siyasi gerginlikler bir süre daha varlığını hissettirecek gibi görülüyor.

Balkanlar’ın en hassas iki ülkesi Kosova ve Bosna-Hersek’ te sorunların çözümü  NATO ve AB Balkan politikalarına umut bağlamış vaziyette. 

Kosovalı analistlerin büyük kesimi, Putin’in en önemli hedefinin Avrupa’daki güç dengesini Moskova’nın lehine çevirmek ve Balkanları da bu stratejinin bir parçası olarak kullanmak olduğunu düşünüyor. 

Moskova’nın etnik gerilimleri körüklemek ve protestoları kışkırtmak, silah anlaşmalarını güçlendirmek, enerji altyapısını ve Rus Ortodoks Kilisesi ile Sırp Ortodoks Kilisesi arasındaki uzun süredir devam eden dini ve kültürel bağları bölgedeki avantajına kullanmak için istihbarat operasyonları başlattığı kanaati bölge için büyük riskler oluşturuyor. 

Balkanlar da bir çok bölgede yaşayan ve iki devlete sahip olan (Kosova Arnavutluk) Arnavut halklarının dinamizmi göze çarpıyor. 

Adriyatik kıyısı ile Balkanların diğer bölgelerinde ve  Avrupa kıtasında yaşayan en eski halklardan biri olan  Arnavutlar Avrupa’nın en eski otokton halkı olan antik İlliryalıların ve Pelasgların torunlarıdır. 

Avrupa’da 8 milyondan fazla Arnavut bulunmaktadır. Arnavutların Avrupa’da bulunduğu ülkeler ArnavutlukKosovaKaradağKuzey MakedonyaYunanistanBosna-HersekHırvatistanSırbistanSlovenyaRomanyaBirleşik KrallıkAlmanyaİsviçreİsveçAvusturya ve Fransa‘dır. 

 Arnavutuk  diaspora bakanlığının verisine göre Türkiye de 6.500.000 civarında  Arnavut yaşamaktadır. 

Arnavutların çeşitli tarihlerde Türkiye’ye büyük göçleri olmuştur. Bunlar ilk olarak Fatih Sultan Mehmet döneminde Müslümanlığı kabul edenlerin özelliklede başkent İstanbul’a gelerek gerek askeri gerekse ticari sebeplerden dolayıdır. 

 Bilinen en büyük göçün 1912 yılı dolaylarında Balkan Savaşları’ndan sonra olduğu tarihî kaynaklarda belirtilmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun bu savaşta yenilmesinden sonra Sırpların kontrolüne geçen Kosova’dan büyük bir Arnavut göçü yaşanmıştır. Ancak, bu göç içinde Arnavut nüfusun yanında, Kosovalı Türklerde bulunmaktadır.  

Daha sonraki ikinci büyük göç 1924 yılında Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi kapsamında Türkiye’ye Güney Epir‘den ve Ege Makedonyası‘ndan gönderilen Arnavutlardan oluşmaktadır, bu Arnavutlar özellikle Ege bölgesine göç etmişlerdir. 

 Buna örnek olarak İzmir şehrini verebiliriz. Balkanlar’daki karışıklıklar ve Yugoslavya’nın özellikle Müslüman topluluklara uyguladığı baskılar devam ettiği için II. Dünya Savaşı öncesi ve sonrası Yugoslavya‘dan (bugünkü Kosova ve Kuzey Batı Makedonya) göçler devam etmiştir. 1945’ten günümüze kadar hâlâ artan ve azalan oranlarda göçler yaşanmaktadır.

  • KANLI ETNİK TEMİZLİKLER YAŞADILAR…

 Özellikle Balkan Harbi’nden sonra Arnavutların yoğun yaşadığı yer olan Toplica şehrinde Sırplar tarafından büyük bir katliam yapılarak tamamı Arnavut olan bir şehir etnik temizlik yapılarak bugün bir tek Arnavut yaşamamaktadır .Daha sonraki ikinci büyük soykırım 1945’te Yunanlar tarafından Çamlık (Çamerya)’da uygulanmıştır. 

İki yıldır Balkanlarda ciddi siyasi gerginlikler yaşanıyor. Bosnalı Sırpların ayrılıkçı söylemi, Kosova-Sırbistan gerginliği ve Kuzey Makedonya, Arnavutluk, Sırbistan açık Balkan İnisiyatifi ile AB, ABD, Rusya ve Çin’in Balkan jeopolitiği üzerindeki enerji yolları hakimiyet mücadelesi bir müddet devam edeceğe benziyor. 

Türkiye’nin yeni Balkanlarda, özellikle AB süreci, ABD, Rusya, Çin rekabetinde yaşanan bölgesel krizde nerede duracağı çok önemli. Bu anlamda, Milli Savunma Bakanı’nın bölgeye ziyareti Türkiye’nin durduğu yeri göstermesi bakımından oldukça kayda değerdir. 

Her ne kadar politik bir (retorik)  olgu olarak algılansa da orta vade de  Kosova Arnavutluk ülkelerinin Büyük Arnavutluk hayali .Rusya garantörlüğündeki Sırpların büyük Sırbistan hayalinden daha gerçekçi temellere dayandığını söyleyebiliriz. 

 Bu yıl NATO’nun Batı Balkanlar’daki ilk hava üssüne dönüştürülecek Arnavutluk un Kuçova şehrinde ’NATO hava üssünün modernleşme çalışmaları başladı. Kuçova komünizm döneminde ‘Stalin Şehri’ diye anılıyordu. 

Arnavutluk Başbakan’ı Rama; Bu üssü NATO’nun hizmetine sunmak güç kapasitemizin artması için mükemmel bir fırsat Arnavutluk bölgede stratejik bir konuma sahip, NATO için artı bir değer olacağız! Bu yatırım bizim siyasî ve askerî rolümüzü artırıyor ifadelerini kullandı. 

  • AKAR’IN ZİYARETİ TÜRKİYE’NİN STRATEJİSİNİ SERGİLEDİ…

26 Aralık 2021 günü resmi ziyaret kapsamında Bosna Hersek’e bir ziyaret gerçekleştiren Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 28 Aralık’ta Kosova ziyareti açıkçası sürpriz oldu. 

Akar’ın burada Kosova Savunma Bakanı Armend Mehaj, Kosova Cumhurbaşkanı Viyosa Osmani ve Başbakan Albin Kurti ile bir araya gelmesi stratejik aklın önemini bir kez daha ortaya koymuş oldu. 

Akar’ın özellikle Kosova Kurtuluş Ordusu kurucularından bağımsızlık savaşı kahramanı Adem Yaşari ve aile kabristanını ziyaret etmesi sevindirici ve anlamlı bir ziyareti oldu diyebiliriz. 

Albin Kurti hükümeti iş başına geleli 10 ay oldu fakat Türkiye uzun zamandan beri Albin Kurti ile ilişkilerini nedense çok yavaş ve düşük profilde yürütmeyi tercih etti. 

Kosova hükümetinin yaklaşık bir yıldır ziyaret beklentisinin karşılanmaması iktidar ve toplum kanadında ayrı bir merak ve üzüntü konusuydu. 

Bakan Akar Prizren’de Sultan Murat Kışlası’nda yaptığı konuşmada, “Bizim Kosova ile ortak değerlerimiz, tarihi geçmişimiz var. Buradaki insanlara karşı sorumluluklarımız var. Kosovalıların haklı davasında yanlarında olmaya devam edeceğiz. Elimizden geldiğince onların buradaki hayatlarını kolaylaştırmak için, savunma ve güvenlik konularında onlara katkı sağlamak için buradayız” sözleri, bölgenin bir kaosa sürüklenmesi halinde Türkiye’nin alacağı pozisyonunun ilanıydı. 

Milli savunma Bakanı’nın Bosna ve Kosova ziyareti zamanlama olarak askeri ve istihbari kurmay aklının tezahürü olsa gerek. Türkiye bu ziyaret ile NATO ve Avrasya’ya bizim de bölgede 600 yıldır tarihsel bağlarımız ve ulusal çıkarlarımız vardır mesajını iletmiş oldu. 

Bakan Akar’ın; “Balkanlardaki, özellikle de dost ve kardeş Bosna Hersek ve Kosova’daki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Buradaki kardeşlerimizin, dostlarımızın rahatı, huzuru ve güvenliği bizi sevindiriyor aksi halde ise üzülüyoruz. Bu ilgimizi sürdürürken elimizden gelen bazı katkıları da sağlamak durumundayız.” açıklaması uzun zamandır bölge halklarının Türkiye’den beklediği bir açıklama idi. 

Türkiye’nin 2013’ten bu yana Suriye, Libya, Kırım ve Azerbaycan politikalarında ulusal çıkarları doğrultusunda inisiyatif geliştirdiğine şahit oluyoruz. 

Akar ve Kosova Başbakanı Kurti görüşmesinde, iki ülke arasında askeri, eğitim ve savunma sanayi alanlarında iş birliği ön plana çıktı. 

  • TÜRKİYE BALKANLAR’DA BELİRLEYİCİ ÜLKEDİR…

Türkiye, Balkanlar’da 11 milyon Müslüman Arnavut, Romen, Boşnak, Türk, Pomak ve Goran toplumları ile tarihsel ilişkilerini sağlam kalıcı temeller üzerine yeniden bina etmelidir. 

Türkiye’nin yeni Balkan politikası ile siyasi, dini, etnik ayrışmaların ötesinde Müslüman ve Hristiyan tüm milletleri kucaklayacak projeler üzerinde yoğunlaşmalıdır. 

Türkiye’nin Balkanlar da en önemli ortağı tarihsel bağlarının güçlü olduğu Kosova (Arnavutlar) toplumudur. Balkanlarda iki Arnavut devletinin varlığı, Balkanların geleceği ve güvenliğinde Arnavutların stratejik gücü ve önemine işaret etmektedir. 

Bu nedenle, Avrupa ve Rusya’nın bölgede yaratacağı doğal ve suni krizlerine hazırlıklı olmalıyız. 

Nitekim bu aralar, Rusya’nın Balkanlar’da, özellikle Karadağ, Kosova ve Bosna’da Putin ve Lavrov kontrolünde cesur ve tehlikeli politikalar yürüttüğüne şahit olmaktayız. 

Rusya, Balkanlar’daki tansiyonu kontrollü arttırarak kendisini bölgesel arabulucu ve güvenliğin garantörü olarak konumlandırmak, aynı zamanda NATO ve Avrupa Birliği’nin hiçbir Balkan ülkesi için güvenilir ortaklar olmadığını göstermek istiyor. 

Kosova nüfusunun yüzde 90’dan fazla Arnavut olmasına rağmen, Sırplar Kosova’yı Sırp Ortodoks Kilisesi’nin en kutsal mekanı, eski evi olarak görmeye devam ediyor. 

Hem Sırbistan hükümeti hem de kiliselerin Moskova’ya olan sadakati, yüzyıllardır süren ortak dini ve kültürel bağların yanı sıra Sırbistan ve Rusya’nın modern Batılı güçlerden izole edilmesine de dayanıyor. 

Sırbistan hükümeti, Putin’in “Rus dünyası” ile paralellik gösteren bir “Sırp dünyası” yaratılması çağrısında bulunduğuna inanıyor. 

2018’den bu yana Sırbistan’ın savunma bütçesi neredeyse iki katına çıktı ve savunma harcamaları açısından Balkanlar’da lider ülkeler arasında yer alıyor. Yaptırım tehdidine rağmen Moskova, S-400 füze sistemini askeri eğitim için Sırbistan’a gönderdi. Kremlin, bu yıl Pancir-S1 hava savunma sistemleri tedarik seviyesini daha da yükseltti. 

Yine, Sırbistan’da “istihbarat toplamaya” hizmet eden ve Kosova sınırına yakın bir yerde bulunan bir “Sırp-Rus insani yardım merkezi” olduğu bilinmektedir. 

Moskova’nın ısrarla Kosova’nın bağımsızlığının BM de tanınmasının Rusya’nın onayı olmadan imkansız olduğunu açıkça belirtmesi aslında Sırbistan’ın AB’ne girmesinin çok zor bir durum olduğunu da gösteriyor. 

  • ARNAVUTLUK-KOSOVA BİRLEŞMESİ BİR HAYAL Mİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama'yı kabul etti
Erdoğan’ın Antalya Diplomasi Forumu’nda önem verdiği bir başka görüşme de Arvanutluk Başbakanı Edi Rama ile oldu…

2022 yılı Balkanlar için kontrollü siyasi gerginliklere sahne olacağa benziyor. 

11 Balkan ülkesinin 5’i (Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya, Slovenya, Yunanistan) AB üyesi iken üye olamayan 6 ülke (Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Arnavutluk, Bosna-Hersek ve Kosova) Avrupa Birliği sürecinin yavaş işlemesi dolayısıyla sitemkâr olarak alternatif oluşumlara kurmaya, içinde yer almaya yöneldi.  

Rusya ve Çin’in yayılmacı politikalarının Balkanları tekrar parçalanma sürecine götüreceğini iddia eden George Soros rahatsızlığını dile getirirken BERLİN GİRİŞİMİ ’ne alternatif olan OPEN BALKAN  sürecinin işletilmesi yeni bir gerginlik konusu olacaktır. 

Özellikle üç Balkan ülkesinin Sırbistan, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk liderleri Open Balkan (Mini Şengen) oluşumu ile Berlin Süreci’ne alternatif bir oluşum ile dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.  Üç Balkan ülkesi Bosna-Hersek, Kosova ve Karadağ Mini Şengen’e katılmayı reddetti. 

2019’da temelleri atılan “Açık Balkan” girişiminin amacı, Batı Balkan ülkeleri arasında iş birliğinin artırılmasını ve ortak bir bölgesel pazar oluşturulmasını sağlamak. ‪1 Ocak 2023 tarihinden itibaren üye ülkeler arasında ortak bir gümrük sistemi oluşturulması planlanıyor. Kuzey Makedonya, Sırbistan ve Arnavutluk liderleri Avrupa Birliği (AB) mevzuatına uygun biçimde iş birliğinin yoğunlaştırılmasını öngören “Açık Balkan” için Birlikten de destek bekliyor.    

Ancak, Bosna Hersek, Kosova ve Karadağ yönetimleri, Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda yürütülen Berlin Süreci’ne alternatif teşkil ettiği gerekçesiyle Mini Şengen’e katılmayı reddediyor.   

Kosova Başbakanı Albin Kurti, Arnavutluk’un, AB’nin ve ABD’nin tüm “telkinlerine” karşı Open Balkan girişimini bir tuzak olarak görüyor.  Balkan Mini-Schengen’i yerine “Arnavut Schengen”i örgüsünü daha sağlıklı ve öncelikli adım olarak görüyor.  

Aslında, Sırbistan Cumhurbaşkanı Vuçiç görünürde Avrupa Birliği’nden yana heyecanlı bir tutum sergilerken, Kosova ile olan sorunlarını da Brüksel Diyalogu çerçevesinde çözmeyi umut ediyor. Lakin bu tavrı Moskova’nın Büyük Sırbistan hayalinin bir parçası olarak görülüyor.  

Bu arada, Kosova ve Arnavutluk iki ülke ticari, ekonomik, kültürel ilişkiler doğrultusunda birleşme adımları attı. Kosova ve Arnavutluk Hükümeti bakanları Kasım ayında Elbasan şehrinde 7.nci görüşmelerinde iki ülke arasında 14 anlaşma imzalayarak, Sırbistan-Rusya’nın yükselen bölgesel işbirliğine karşın Arnavutların Bölgesel İşbirliği adımını deklare ettiler.  

Özellikle, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama “Büyük Arnavutluk’un” mümkün olduğunu açıkladı. Rama, Avrupa Birliği üyeliğinin gerçekleşmemesi durumunda Kosova ile Arnavutluk’un birleşme olasılığının daha yüksek bir ihtimal olduğunu şu sözlerle söyledi.   

“Bu referandum bir gün yapılacak ama ne zaman ben bilmiyorum. Bir gün barışçıl bir şekilde böyle bir referandum düzenlenirse oy verme etiğine karşı çıkarak açık bir şekilde ‘evet’ oyu kullanacağım”  

“Açık Balkan” konusunda Kosova ile görüş ayrılığı olsa da Edi Rama “Biz çiftbaşlı kartal gibiyiz, ancak tek vücudumuz var! Bir gün tek başta birleşeceğiz” diyor.  

Kosova-Arnavutluk kısa vadede birleşir mi birleşmez mi bu konu şimdilik sadece bir teori gibi algılansa da Balkanlar ABD, Rusya ve Çin arasında aktif örtülü bir mücadeleye sahne oluyor.

 Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrasında Karadağ, Sırbistan ve Bosna Sırp Cumhuriyeti, Balkan Slav Ortodoks Kiliseleri, siyaset ve iş dünyası üzerindeki proaktif tutumuna şahit olmaktayız.   

Rusya’nın 1989’dan sonra Balkanlara dönüşü, Çin’in Bir Yol Bir Kuşak Balkanlar projeleri, Amerika’yı Bosna-Herkes, Arnavutluk, Kosova ve Kuzey Makedonya politikalarında aktif olmaya zorluyor.

Yaşanan mevcut durum, Batı Balkanlar da yeni bir kontrollü siyasi gerginlik ve kısa süreli çatışma potansiyelini güçlendirmektedir. 

Arnavutluk-Kosova Hükümetlerinin ortak toplantısını, Büyük Arnavutluk iddiasının Büyük Sırbistan söylemlerinin dengelenmesi olarak mı, yoksa geleceğe dair siyasi bir tasavvur mu olduğunu zaman gösterecek. 

ABD, AB, Rusya ve Çin rekabeti ile Türkiye’nin Balkanlarda boy göstermesi, bu coğrafyada Sırbistan ve Arnavutları bölgenin önemli aktörü haline getirecek yeni gelişmelere gebe olduğunu gösteriyor. 

  • FETÖ TÜRKİYE’NİN BALKAN POLİTİKASINA DARBE VURDU…

Soros’un bu coğrafya da birçok Avrupa ülkesinden daha güçlü bir şekilde siyaset ve eğitim kurumları üzerinde etkin olduğu bir gerçektir.   

Türkiye’nin Yugoslavya’nın dağılması sonrasında Balkanlar da tarihsel potansiyelini muhafaza etme ve geliştirme çabası maalesef FETÖ ile akamete uğradı.  

Son 4 yıldır Balkanlar da Türkiye’nin yeniden toparlanması mevcut kurumlarımızın algoritmaları ve performansına bağlı olacaktır.  

Türkiye’nin AB, ABD, Rusya, Çin ve Soros rekabetine karşın avantajları ve dezavantajlarını çok doğru denklemler üzerinde kurması gerekiyor.  

Balkan toplumu üzerinde rekabet eden tüm ülkelerin beklentileri ile reel durum arasında ciddi sorunları var.  

AB’nin derdi Balkan coğrafyası ve toplumunu Batı’ya entegre etmektir. Soros ise, siyasal kültürel geleceği şekillendirme peşinde ciddi yatırımları olan bir kurum. Türkiye ise, tarihsel potansiyelini kontrol etme derdinde. Bu rekabetin önümüzdeki 5 yıl içerisinde daha da sertleşeceğine şahit olacağız. 

Sırbistan-Bosna Hersek, Sırbistan-Kosova, Sırbistan-Karadağ, Bulgaristan-Kuzey Makedonya, Bulgaristan-Arnavutluk ve Yunanistan-Arnavutluk arasında çözülmesi gereken sorunların temelinde Rusya, Çin, ABD ve Avrupa rekabeti yatmaktadır.  

Türkiye’nin bu bölgesel rekabet atmosferinde siyasi, ekonomik, kültürel argümanları ve politik mücadelesinin yeniden kurgulanması gerekiyor.  

Gerek Türk toplumu gerek Arnavut, Boşnak ve Hristiyan toplumların iktidar-muhalefet ilişkilerinin geliştirilmesi, kurumlarımızın siyasi ve ekonomik stratejilerinin güçlü bir desteğe ihtiyacı var.  

Arnavutluk, Kosova Karadağ Kuzey Makedonya ülkeleri yaklaşık 6,5 milyon nüfusu ile Balkanların lokomatifi olan Arnavut toplumu Türkiye’nin geleceği için çok büyük önem arz etmektedir.  

Balkan toplumları arasındaki siyasi krizlerin en önemlisi hiç kuşkusuz, Sırbistan’ın her gün sadece Bosna Hersek’te değil, bölgede de sayısız krizler çıkardığı bir dönemde, Bosna Hersek’te savaş suçu işledikleri ithamıyla yasadışı olarak Bosna vatandaşlarını tutukluyor olması. Milorad Dodik’in Belgrad’ın rızasıyla Bosna`yı aylardır abluka altında tutması ve sürekli Bosna`yı parçalamakla tehdit etmesini Sırbistan-Rusya siyasetinin yansımaları olarak okumak gerekiyor.  

Sırbistan-Kosova sorunu aynı zamanda Arnavutluk ve Kuzey Makedonya’nın Sırbistan ile olan ilişkilerini de olumsuz etkilemektedir. Balkanlar da istikrarın önündeki en büyük engel, Sırbistan’ın Bosna Hersek ve Kosova ülkeleriyle olan sorunlarını karşılıklı müzakere ederek ortak bir çözüme kavuşturmaya yanaşmamasıdır.  

Kuzey Makedonya ve Arnavutluk’un Avrupa tarafından verilen bütün ödevleri yerine getirmesine rağmen Bulgaristan’ın vetosu dolayısıyla iki ülke ile müzakereler açılamaması Balkanlar da iç sorunların karmaşıklığını gösteriyor.  

Türkiye’nin AB etkisinde şekillenmeye doğru evrilen Balkanlar da ciddi güçlü rakipleri ve çözüme kavuşturması gereken (Türk toplumu) sorunları bulunmaktadır.  

Dünyanın önde gelen spekülatörü olan ve ekonomik krizlerdeki spekülatif rolü ile tanınan milyarder yatırımcı ve fon yöneticisi George Soros, 2018 yılında Balkanlar’daki Türkiye-Rusya-Çin etkisinin kırılması için ABD ve AB’yi ‘göreve çağıran’ bir makale yayınlamıştı. 

“Balkanlarda Avrupa’yı istikrarlaştırmak için bir şans” başlıklı makalesinde, Trans-Atlantik ittifakında birliğin 2. Dünya Savaşı’ndan beri en düşük noktaya gerilediği ve her ulusal genel seçimde AB’nin birliğine meydan okunduğuna dikkat çekmişti. “ABD ile Avrupa, bölgedeki tek oyuncular değil. Rusya çıkarları tehdit edilirse, hele de potansiyel NATO üyeliği söz konusuysa müdahale edeceğini net biçimde gösterdi. Karadağ’da 2016’daki başarısız darbe girişiminde bunu yaptı” iddiasında bulunan Soros, ”Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan varlığını her devlette hissettiriyor” ifadelerini kullanmıştı.  

15 temmuz 2016  sonrası güvenlik politikalarında ciddi travma yaşayan Türkiye nin toparlanma süreciyle orta doğu asya ve balkanlar politikasının güvenlik konsepti çerçevesinde yeniden dizayn edilmesi çok önemli bir gelişme olacaktır. 

Türkiye’nin yeni Balkanlarda AB, Rusya, Çin ve Soros rekabet sürecinde avantajlı potansiyeline karşın  sert, yumuşak ve akıllı güç argümanları hazır mı ? 

Türkiye nin Balkanlar ve Avrupa jeopolitiğinde önemli dinamosu olacak Arnavut milleti üzerinde özel politik kültürel ilişkilerini yeniden kurgulamak zorundadır.