1 MAYIS: EMEKÇİNİN AĞIR HAK KAYIPLARI…

DİSK’e göre şu anda ücretsiz izne çıkarılan 2,7 milyon kişi ve ailesi günde 50 TL’yle yaşamak zorunda. Bir yılda 177 bin işçi de Kod-29’la işten çıkarıldı. Türkiye bu yıl 1 Mayıs’a pandeminin gölgesinde girdi. Sermayenin “işyerinde ahlaksız tutuma” dayalı KOD-29’u kullanarak işten çıkarma gerçekleştirmesi, çok ağır sosyal kriz oluşturdu.
İşçi sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs, dünya çapında tam 131 yıldır kutlanıyor. Türkiye’de 1 Mayıs kutlamaları bu yıl da koronavirüs salgınının gölgesinde kalırken pandemi, son bir yılda yarattığı ekonomik tahribatla işçilerin çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdı.
Çoğu sektörde çalışmak zorunda bırakılan işçiler, hastalanma riskiyle karşı karşıya kaldı.

Covid nedeniyle ölümler
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’ne (İSİG) göre Mart 2020 ile bu yılın Mart ayı arasında geçen bir yıllık süreçte, 2 bin 496 işçi iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirdi. Covid-19’un Türkiye’de resmi olarak ilk kez görüldüğü 11 Mart 2020 tarihiyle 10 Mart 2020 arasında ise en az 861 işçi Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Salgından en çok etkilenen ve en fazla ölümün yaşandığı işkolları, temas riskinin en fazla, fiziki mesafenin en az olduğu, kişisel koruyucu ekipman sorunlarının yaşandığı ve üretim ve performans baskısının daha çok hissedildiği sağlık, ticaret-büro, genel işler, güvenlik, tekstil ve metal işkolları oldu.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu’na göre hükümetin şartlar ne olursa olsun çarklar dönecek siyaseti, işçiyi COVID19 ile yüzyüze bıraktı. Çerkezoğlu, “İşçi-emekti kesime dönük önlemlerden çok sermaye sınıfının karlarını önceleyen politikalar COVID197u bir anda bir sınıf hastalığına dönüştürdü” diyor.
Son bir yılda esnek ve güvencesiz çalışma, düşük ücretler, sendikasızlaştırma, yetersiz işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri, uzun çalışma süreleri, Kod-29’la işten atma ve ücretsiz izin gibi uygulamalarla temel sorunlar daha da arttı.
Pandemi nedeniyle 17 Nisan 2020’de getirilen işten çıkarma yasağı 30 Haziran 2021 tarihine kadar uzatıldı. Ancak işçiyi koruyan bir önlem olarak getirilen uygulamayla birlikte işverene işçinin onayını almadan işçiyi ücretsiz izne çıkarma ve kısmi çalışma ödeneği uygulamasına başvurma hakkı verildi.
2,7 milyon kişiye ücretsiz izin
DİSK’e göre bu dönemde ücretsiz izne çıkarılanların sayısı ise 2,7 milyonu buldu. Çerkezoğlu, “2 milyon 700 bin arkadaşımız ve ailesi, 2020 yılı boyunca günde 39 lira, şimdi de günde 50 lira ile yaşamaya mahkum edildi” diye konuşuyor. Çerkezoğlu, asgari ücretin de yoksulluk sınırının altında olduğu Türkiye’de pandemide uygulanan politikalar nedeniyle gelir dağılım adaletsizliğinin daha da fazla derinleştiğini vurguluyor.
Türkiye’de net asgari ücret bu yıl için 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak belirlenirken, Türk-İş’in Nisan ayı için hesapladığı açlık sınırı dört kişilik bir aile için 2 bin 767, yoksulluk sınırı 9 bin 13 lira oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu verileri ise Türkiye’de toplam istihdamın yüzde 27,4’ünün kayıtdışı olarak çalıştığını gösteriyor.
DİSK-Ar’ın hazırladığı “Salgın Günlerinde Asgari Ücret Gerçeği Araştırması-2021” sonuçlarına göre Türkiye’de çalışanların yüzde 17’sine denk gelen 3,3 milyon işçi asgari ücretin altında bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alan işçilerin sayısı 9,7 milyonu bulurken bütün ücretli çalışanların yüzde 50’ye yakınının da bu kapsamda olduğuna vurgu yapılıyor.
Pandeminin bir etkisi de Türkiye’de sendikasızlaştırma politikalarının yaygınlaşması oldu.
Resmi verilere göre 14 milyon 371 bin 96 işçiden sadece 2 milyon 69 bin 476’sı sendikalı. Buna göre sendikalaşma oranı yüzde 14’te kalıyor.
Sendikalaşmaya Kod-29 engeli

Koronavirüsle mücadele kapsamında devreye giren işten çıkarma yasağına, ahlaka aykırı filleri içeren Kod-29 dahil edilmezken, işçilerin sendikalaştıkları için tazminatsız işten atılmasının önü açıldı.
Kod-29 ile fesih sonucunda işçi, kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamazken işsizlik ödeneğinden de yararlanamıyor. İşyerinden alacağı varsa geçmişte elde etmiş olduğu bu haklarını da kaybediyor.
İşçilerin ayrıca sicillerine ahlaka aykırı davrandıklarına dair bir ibare geçtiğini ve bunun da daha sonra iş bulmalarına engel olduğunu ifade eden Müftüoğlu, şöyle devam ediyor: “Pandemi dönemi olağandışı bir dönem ve burada devletin de esas itibariyle görevi yurttaşlarını gelirsiz bırakmamak, yaşam kalitelerini de düşürmeden yaşamlarını sürmesini sağlamak. Ama biz burada hükümetin tamamen işverenleri destekleyecek politikalar uyguladığını, işçileri ise büyük ölçüde açlıkla, yoksullukla karşı karşıya bıraktığını görüyoruz.”